Öncelikle sayfamıza ve etkinliğimize olan ilginiz için çok teşekkür ederiz.
Tarihi peyzaj ve kültürel miras kavramlarının önemi uzun yıllardır -gelişmekte olan ülkeler de dahil olmak üzere- tartışılıyorsa da; bu alanların korunması, iyileştirilmesi, restore edilmesi, ya da rekonstrüksüyonuna yönelik stratejik eylem planları çok az olarak üretilmektedir. Bu çalıştay ve sempozyum, tarihi Edirne şehri için bu süreci başlatabilmek için organize edilmiştir. Bu etkinliğin gerçekleştirilmesi fikri, Edirne Valisi Sayın Hasan Duruer’den çıkmıştır.
Sayın Hasan Duruer, Edirne’nin kültürel ve tarihi peyzaj değerlerini korumak, iyileştirmek, restore etmek ya da rekonstrüksiyonunu sağlamak amacıyla böyle bir etkinliğin düzenlenmesini istemiş ve bu sürecin bir parçası olmak isteyen bütün akademik / profesyonel çalışma hayatının parçası olan bütün meslek insanlarını bu çalıştayda görmekten mutluluk duyacağını ifade etmiştir.
Tarihi peyzaj alanları, kent simgeleri, kültürel değerler diğer bir deyişle kültürel peyzaj binlerce hektarlık bir alan kaplayan Kırkpınar güreş alanı kadar büyük olabileceği gibi, çok daha küçük bir kent çeşmesi ya da meydanı gibi küçük de olabilir. tarihi yapılar ya da bölgeler -geçmişten bugüne sahip olduğu özellikleri ve insanlar tarafından kullanılış şekilleriyle- ülkemizin tarihi, orijini ve geçirdiği değişimi gösteren en önemli unsurlardır. Bunun yanında kültürel peyzaj alanları aynı zamanda doğa ile insanoğlunun etkileşiminde yaşanan değişimlerin de sergilendiği önemli alanlardır.
Charles A.Birnbaum U.S. National Parks Service için yaptığı tanımlamada kültürel peyzajı, “tarihi bir olay, aktivite, kişi ya da diğer kültürel ve estetik değerlerle ilişkilendirilen, içerisinde evcil ya da yabani hayvan topluluklarını barındıran, kültürel ve doğal kaynakların oluşturduğu coğrafyalar” olarak ifade etmiştir. Birbiriyle bağlantılı olan dört farklı kültürel peyzaj tanımlaması yapılmaktadır: tarihi alanlar (historic sites), tarihi tasarlanmış peyzaj alanları (historic designed landscapes), tarihi yöresel peyzaj alanları (historic vernacular landscapes), ve etnografik peyzaj alanları (etnographic landscapes) (NPS – Preservation Brief No. 36). Bu bağlamda güçlü bağlar oluşturabilmek adına etkinliğimiz de tarihi yapılar ve odak noktalarını da kapsayan bir içeriğe sahiptir.
Birnhaum’a göre “Neredeyse tüm tasarlanan ve yerel (doğal) peyzaj alanları hep doğal kaynaklardan doğmuş ve çoğu zaman bu kaynaklara bağımlıdır. İklim, su, toprak, vejetasyon, yaban hayatı vb. yere özgü, dinamik ve birbiriyle ilişkili sistemler bütünü, kültürel peyzaj kavramını kültür odaklı diğer kaynaklardan ayırmaktadır. Bu nedenle, söz konusu sistemlerin dokümantasyonu, iyileştirilmesi ve yönetimi daha karmaşık ve disiplinlerarası bir yaklaşımla gerçekleştirilmelidir.
Bugün, kültürel peyzaj alanlarının korunması ve yönetimine yönelik yapılan planlama çalışmalarında farklı akademik altyapıya sahip meslek insanları eğitim vermekte ve proje üretmektedir. Bu meslek grupları mimarlık, peyzaj mimarlığı, kentsel tasarım, tarih, peyzaj arkeolojisi, ormancılık, tarım, hortikültür, polen analizi, planlama, mühendislik (inşaat, mekanik, çevre), kültürel coğrafya, yaban hayatı, ekoloji, etnografi, restorasyon, peyzaj bakım ve yönetimi gibi alanlarda uzmanlık sahibi olabilirler. Tarihçi ve tarihi koruma üzerine çalışan meslek insanları peyzaj tarihi, mimari, sanat, endüstri, tarım, toplum ve buna benzer başka konularda yetenek ve deneyimlere sahip olabilirler. Peyzaj koruma ekipleri, alanda çalışan yönetim takımları ve bağımsız danışmanlar ise daha çok peyzaj koruma üzerine uzmanlaşmış peyzaj mimarları tarafından yönetilmektedir.* (NPS – Preservation Brief No. 36).
Camiler gibi tarihi simge yapıların yanında kamusal meydanlar, park ve oyun alanları, güreş alanları, savaş alanları, mezarlıklar, doğa alanları gibi tarihi kültürel peyzaj alanlarının korunması da da büyük bir işbirliği gerektirmektedir. Gelişmiş ülkelerde bu, genellikle güncel araştırma ve planlama yaklaşımlarında da katalizör görevi gören örgütlenmelerin yükümlülüğündedir. Konut olarak kullanılan, tarihi ve kültürel nitelikleri bulunan tekil yapılar aynı düzeyde kamusal işbirliğine ihtiyaç duymuyorsa da; sistematik bir planlama sürecine, bilinçli bir iyileştirme, yönetim ve bakım kararlarına onlar da aynı düzeyde ihtiyaç duymaktadırlar.
Akıllı yönetimler ‘yer’in tarihini kullanarak, zaman içinde değişerek oluşan yere özgü karakteri ve ruhu korurlar. Geleceğe yönelik büyüme ve gelişmeyi önlemez, fakat yaşanacak değişimleri başarılı bir şekilde kontrol eder ve tarihi alan üzerinde oluşabilecek potansiyel etkilerini minimuma indirmeyi hedeflerler. Bu çoğu zaman bizim iyileştirme kapsamında yaptığımız tarihi dokuya saygılı değişimleri de içermektedir. Kültürel peyzaj alanlarının korunmasının sonucu oluşacak potansiyel yararlar son derece fazladır. Peyzaj alanları ekonomik, ekolojik, sosyal, rekreasyonel ve eğitsel fırsatlar sunarak bizlerin bir birey, toplum ve millet olarak kendimizi anlamamıza yardımcı olur. Bu alanlardaki süregelen koruma çalışmaları yaşam kalitemizin iyileştirilmesi, “yer”in kimliği ve bunun algılanması için gelecek nesiller için fırsat sunmaktadır.
Yukarıda da ifade edildiği gibi, kültürel peyzajların planlanması, iyileştirilmesi ve bakımı disiplinlerarası bir yaklaşımı gerektirmektedir. Biz bu etkinliğin hayata geçmesini kolaylaştırmak ve kendilerine aşina olmamız gerekçesiyle çekirdek bir katılımcı listesi oluşturduk. Bunun yanında etkinlik, Edirne’nin kültürel ve tarihi peyzaj değerlerini koruma, iyileştirme, restore etme, rekonstrüksiyonunu gerçekleştirme gibi konuları kapsayacak “koruma rehberi”nin hazırlanmasında rol sahibi olmak isteyen bütün akademik ve profesyonel meslek insanlarının katılımına açıktır.
Sayın Vali Hasan Duruer’e ilerigörüşlü vizyonu ve bu organizasyonun düzenlenmesindeki sonsuz desteği için sonsuz teşekkürlerimi ve şükranlarımı sunuyorum. Kendisinin bu tavrının ülkemizdeki diğer tarihi şehirlere de örnek olmasını diliyorum. Ayrıca bu güzel etkinliğin düzenlenmesinde ve gerçekleşmesinde katkı sağlayan bütün arkadaşlarıma da teşekkür ediyorum. Onların kendi deneyimlerini paylaşmak için gösterdikleri bu efor olmasaydı, böyle bir etkinliğin gerçekleşmesi mümkün olmayacaktı. Etkinlik, halkın katılımına da açıktır. Katılım ve katkılar etkinlik boyunca sözlü, yazılı ve görsel olabileceği gibi sayfada belirtilen konularla ilgili poster sunumların sergilenmesi de mümkündür.
Sözlerimi, Mevlana’nın meşhur ifadesini revize ederek bitirmek istiyorum: ”Gel, gel, ne olursan ol yine gel. İster tarih ve kültür meraklısı, ister mimari ve peyzaj sevdalısı ol yine gel. Birçok denemende başarısız olsan da yine gel. Gel, bir kez daha, gel, gel, gel…”
21-24 Mayıs’ta Edirne’de gerçekleşecek olan çalıştayımızın bir katılımcısı olmanızı bütün içtenliğimizle istiyor ve bekliyoruz.
Sadık C. Artunç, FASLA
Peyzaj Mimarı
Mississippi State University
College of Agriculture and Life Sciences
Peyzaj Mimarlığı Bölümü Bölüm Başkanı & Öğretim Elemanı
Kaynakça:
http://www.nps.gov/tps/how-to-preserve/briefs/36-cultural-landscapes.htm